Treatment of Social Phobia in Rezidual Schizophrenic Patients
1Prof., Psychologist, Karadeniz Technical University Faculty of Medicine. Department of Psychiatry, Trabzon
2Uzm. Dr., Psychiatrist, Karadeniz Technical University Faculty of Medicine. Department of Psychiatry, Trabzon
3Uzm. Dr., Psychiatrist, Sorgun State Hospital, Yozgat
J Cogn Behav Psychother Res 2015; 4(1): 38-46
Full Text PDF (Turkish)

Abstract

Having negative symptoms is the basic feature of residual-type schizophrenia and there is a direct proportion between the neurocognitive impairments associated with negative symptoms. Among the approaches used for the treatment of patients with schizophrenia, cognitive behaviour therapy is the one with the most evidence of efficacy. Cognitive behaviour therapy is considered to be beneficial for the residual symptoms after drug treatment. The social phobia leads among the anxiety disorders accompanying schizophrenia. According to the cognitive model, the impairment of social performance increases the severity of social phobia. The leading factor of this vicious circle is that the patients pay attention selectively to such cases in order to find evidence for their thoughts and beliefs that they are going to be evaluated negatively. In this paper, the cognitive behavioural therapy and formulation carried out with a patient, who has been followed for a long time with the diagnosis of residual-type schizophrenia and social phobia is reported. The purpose of the treatment is to interfere with the impaired functionality of the patient through cognitive and behavioural techniques by dealing with the medical treatment-resistant symptoms. To this end, firstly coping mechanisms are examined through the identification of avoidance and security providers, and then, the patient’s automatic thoughts and false beliefs are discussed depending on the cognitive perspective. The main part of the treatment has been completed by carrying out various investigations in order to increase the patients’ social performance via applying behavioural techniques. As a result, false beliefs are the indicators of the relationship between cognitive inability and negative symptoms and related to social functioning. By addressing these beliefs through cognitive behavioural therapy, the necessity of increasing the patient’s social activities and the relationship between social performance and social phobia are distinguished.


Rezidüel Şizofrenisi Olan Hastalarda Sosyal Fobinin Bilişsel Davranışçı Terapisi
1Uzm., Psikolog, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fak. Psikiyatri Bölümü, Trabzon
2Uzm. Dr., Psikiyatrist, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fak. Psikiyatri Bölümü, Trabzon
3Uzm. Dr., Psikiyatrist, Sorgun Devlet Hastanesi, Yozgat
Journal of Cognitive Behavioral Psychotherapies and Research 2015; 4(1): 38-46

Rezidüel tip şizofreninin temel özelliği negatif belirtilerin olmasıdır ve negatif semptomlarla ilişkilendirilen nörokognitif bozulmalar arasında doğru orantı vardır. Şizofreni hastalarının tedavisinde kullanılan yaklaşımlar arasında etkinliği konusunda hakkında en fazla kanıt bulunan, bilişsel-davranışçı terapidir. Bilişsel davranışçı terapinin, ilaç tedavisinden sonra geride kalan belirtiler açısından yararlı olduğu düşünülmektedir. Şizofreniye eşlik eden anksiyete bozuklukları arasında sosyal fobi başta yer almaktadır. Kognitif modele göre sosyal performansın bozulması sosyal fobinin şiddetini arttırır. Oluşan bu kısır döngünün devamında rol oynayan etken ise, hastaların olumsuz değerlendirileceklerine ilişkin düşünce ve inançlarına kanıt bulabilmek için dikkatlerini seçici olarak bu durumlara odaklamalarıdır. Bu yazıda, uzun süredir rezidüel şizofreni ve sosyal fobi tanılarıyla takip edilmiş bir hastaya uygulanan bilişşsel davranışçı terapi süreci ve formülasyonu anlatılmaktadır. Tedavideki amaç ilaç tedavisine dirençli belirtileri ele alarak, hastanın bozulmuş işlevselliğine kognitif ve davranışçı tekniklerle müdahale etmektir. Bunun için öncelikle kaçınma ve güvenlik sağlayıcıları belirlenerek hastanın durumlarla baş etme mekanizmaları gözden geçirildikten sonra otomatik düşünce ve yanlış inançları kognitif çerçevede ele alınmıştır. Ardından davranışçı teknikler uygulanarak, hastanın sosyal performansını yükseltmeye yönelik çeşitli alıştırmalar yapılarak tedavinin ana kısmı tamamlanmıştır. Sonuç olarak yanlış inanışlar, bilişsel yetersizlik ve negatif semptomlar arasındaki ilişkinin göstergesidir ve sosyal işlevsellikle bağlantılıdır. Bu inançları bilişsel davranışçı terapiyle ele alırken hastanın sosyal aktivitelerini arttırma gerekliliği sosyal performansla sosyal fobi arasındaki ilişkide de kendini göstermektedir.